Euro

37,2359

Dolar

35,6521

Altın

3.162,23

haberler
GÜNCEL

HÜDA PAR “Gaziantep'in Kurtuluşu ve Filistin Mücadelesinde Kadının Rolü” temalı panel düzenledi

HÜDA PAR Gaziantep Kadın Kolları Başkanlığı tarafından, Şahinbey Kolejtepe Kültür Merkezinde, halkın yoğun katılımıyla “Gaziantep'in Kurtuluşu ve Filistin Mücadelesinde Kadının Rolü” temalı panel düzenledi.
  • Ekleme: 28.12.2024 17:24 Güncelleme: 28.12.2024 18:58
Hüseyin YEGİN
HÜDA PAR “Gaziantep'in  Kurtuluşu ve Filistin Mücadelesinde Kadının Rolü” temalı panel düzenledi

25 Aralık 1921'de Gaziantep'in düşman işgalinden kurtuluşu mücadelesinde cepheye koşan kadınlar, kimi zaman yaralıları tedavi ederek, kimi zaman  cephane taşıyarak, kimi zaman da silah kullanarak destansı bir mücadele sergilemişlerdir.

Bugün Filistin topraklarında süren direnişin de en önemli unsurlarından biri kadınlardır. Filistinli kadınlar, mücadeleye yalnızca çocuklarını, eşlerini ve kardeşlerini destekleyerek değil, bizzat direnişin en ön saflarında yer alarak katılmaktadırlar.

Bu iki destansı mücadeleye binaen HÜDA PAR Gaziantep Kadın Kolları Başkanlığı tarafından, “Gaziantep'in Kurtuluşu ve Filistin Mücadelesinde Kadının Rolü” temalı panel düzenlendi.

Düzenlenen panelin açılış konuşmasını HÜDA PAR Gaziantep Kadın Kolları Başkanı Fatma Duran gerçekleştirdi.

Hz. Adem’in yaratılması ve Şeytan’ın isyanı ile birlikte Hak ile Batıl mücadelesi başlamıştır.”

Duran, “HÜDA PAR İl Kadın Kolları Başkanlığı'nın düzenlemiş olduğu Gaziantep’in Kurtuluşu ve Filistin Mücadelesinde Kadının Rolü programına hepiniz hoş geldiniz.

Hz. Adem’in yaratılması ve Şeytan’ın isyanı ile birlikte Hak ile Batıl mücadelesi başlamıştır. Şeytan kendisine taraftar toplamak amacıyla var gücüyle çalışmaktadır. Çalışmasının neticesi olarak kendisine birçok taraftar toplamış ve taraftarlarıyla yeryüzünde bozgunculuk çıkarmıştır.

Hz. Adem’in oğlu Kabil’i kendi safına çekmesi ile beraber yeryüzünde ilk kanı dökerek fitne çıkarmıştır. Daha sonraları ise Nuh kavmi, Semud kavmi, Ad kavmi gibi azgın kavimlerle birlikte Nemrut ve Firavun gibi kendilerini ilah olarak tanıtan zalim yöneticiler aracılığıyla da yeryüzünde bozgunculuk yapmıştır. Roma ve Pers imparatorluğu, Haçlı Seferleri ve Moğol istilaları ile sürekli mazlumların kanları akmış ve yurtlarından edilmişlerdir.”dedi.

İhanet ve fitnenin sembolü yahudilerdir.”

Duran, “Tarih sahnesine çıktıkları ilk zamanlardan itibaren ihanet ve fitnenin sembolü haline gelen Yahudiler, kendilerinden olan peygamberleri dahi katletmekten çekinmemişlerdir. Kendilerince, vadedilen toprakları alabilmek için her yolu mübah görmüş ve katletmeyi, fitne çıkarmayı kendi dinleri haline getirmişlerdir. Dünya üzerinde olan olayların arkasında Yahudiler çıkmaktadır. Bu durum tarihte olduğu gibi bu günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.

Kendilerine yurt edinebilmek için Müslüman ülkelerini istikrarsızlaştırarak parçalanmalarına ve çekişme içerisine girmelerini sağlamışlardır. Bununla beraber İslam düşmanları olan ülkeleri de aralarındaki ayrılıkları kaldırarak birleşmelerini sağlamışlardır. Zayıf olan Müslüman halklara karşı güçlü olan zalim bir topluluk oluşturmuşlardır. Oluşturmuş oldukları yeni düzende de istediklerini yapmakta ve kimseden de çekinmeden hareket etmektedirler.” ifadelerini kullandı.

Antep Şehri, Fransızlar tarafından işgal edildiğinde İslam ümmeti dağınık bir haldeydi.”

Duran, “1. Dünya savaşı ile Müslüman ülkeleri zayıflatmış ve kendisinin zemin bulabileceği şartlar oluşturarak İslam diyarlarını işgal etmişlerdir. İşgal edilen yerlerden bir tanesi de içinde yaşadığımız Antep şehridir.

Antep Şehri, Fransızlar tarafından işgal edildiğinde İslam ümmeti dağınık bir haldeydi. Kafirlerin İslam beldelerine yaptıkları saldırılar onların gücünden değil Müslümaların dağınıklarından kaynaklanmaktaydı. Fransızlar Antep halkına istedikleri gibi hakaretlerde bulunarak Antep halkına zulüm ediyorlardı.

Yaşanan bu zulme karşı direnen Antep halkı bundan 103 yıl önce tüm imkansızlıklara rağmen mücadele ederek Fransızları Antep topraklarından kovmuşlardır.”dedi.

Filistin’de yaşanan katliamları izlerken özellikle Anneler olarak içimiz kan ağlamaktadır.”

Duran, “Günümüzde de Filistin’de Gazze halkı soykırım ile karşı karşıyadır. Peygamber katili olan Yahudiler her gün katliamlarına yeni bir tanesini eklemektedirler. Bu güzel günümüzde yüzlerimiz gülse de yüreklerimiz kan ağlamaktadır. Filistin’de yaşanan katliamları izlerken özellikle Anneler olarak içimiz kan ağlamaktadır. İslam Ülkelerinin yöneticileri yaşananları kınamaktan başka bir şey yapmamaktadır. Müslüman devletlerinin bu zayıflığını gören İsrail ve işbirlikçileri daha da azgınlaşarak katliamlarına devam etmektedirler. Müslüman halklar da bu zulmü engellemek için fiili olarak herhangi bir adım atamamaktadır. Çünkü İslam Ümmetinin arasında sınırlar çizilerek bağımsız ülkeler oluşturularak, İslam ümmeti bölünmüş durumdadır. Müslüman halklar kendi ülkelerindeki sınırlar içerisinde mahkum kalmış durumdadır.

Rabbim’den, Filistin’de akan bunca kanın ve yaşanan bunca zulmün Müslümanları Ümmet anlayışı ile bir vücut şeklinde birleşmelerine ve başta İsrail ve Amerika olmak üzere İslam düşmanlarının yok olmasına vesile olmasını diliyorum.

Sözlerimi burada noktalarken sizler için hazırlanan güzel program ile başbaşa bırakıyorum. Şimdiden bu programda emeği geçen kardeşlerime teşekkür ederim.

Rabbimizden bizleri Müslümanca yaşatmasını ve müslüman hal üzerinde emanetini almasını niyaz ederek sizleri Allah'a emanet ediyorum.” şeklinde konuştu.

Düzenlenen panelde konuşma gerçekleştiren HÜDA PAR Merkez Kadın Kolları Üyesi Esma Akbalık, Gaziantep'in kurtuluşunda kadının rolünü anlattı.

Gaziantep savunması sırasında kadınların yeri doldurulamaz bir destek kuvveti olduğunu görüyoruz.”

Akbalık, “Bu gün burada 25 Aralık 1921’ de Gaziantep kurtuluşunun 103.cü yıldönümünü minnetle yad ederken, bu uğurda şüheda mertebesine yükselen tüm aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz .

Gaziantep’in kurtuluş savaşı sadece erkeklerin değil, kahraman kadınlarımızın da, canla başla mücadele ettiği iman dolu yüreklerle zafer'in kazanıldığı onurlu bir savaştır.

Kurtuluş mücadelesinde kadınlarımız imanlarını ve cesaretlerini en güzel bir şekilde ortaya koyarak,Savaşın en kritik anlarında, Allah için can vermenin bilinciyle hareket ederek, Allah'ın izniyle cephede yaralı askerlerin tedavisini üstlenmiş mühimmat taşımış istihbarat görevleri yapmışlardır.

Kadınlarımız düşmana karşı koyarken, İslam'ın kadına verdiği değeri ve Onuru bir kez daha göstermişlerdir.

Gaziantep savunması sırasında kadınların yeri doldurulamaz bir destek kuvveti olduğunu görüyoruz.

Cephe gerisinden cephedeki erkeklere destek olmak için ellerinden gelen tüm fedakarlığı en güzel bir şekilde sergilemişlerdir.

Yaralıların bakımını üstlenmiş yiyecek, giyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşılamış hatta bazen cephede savaşan askerlerin yerine bile geçmişlerdir.” dedi.

Kadınlar Gerektiğinde çocuklarını ve ailelerini geride bırakarak cephede aktif bir şekilde rol almışlardır.”

Akbalık, “Gaziantep'in kurtuluşunda annelerimizin ve kadınlarımızın duaları zafer'in manevi gücü olmuştur. Kadınlarımız evlerinde sabaha kadar dua etmiş, cephede savaşan askerlere adeta her biri bir psikolog edasıyla manevi destek olmuşlardır.

Analar evlatlarını cepheye gönderirken onları dualarla uğurlamış onların dönüşünü umutla beklemişlerdir bu dualar ve umutlar savaşın manevi cephesinde büyük bir güç olmuştur.

Bu kahraman kadınlarımız sadece dualarıyla değil, fiili olarak da cephede ve cephe gerisinde çok büyük fedakarlıklar sergilemişler. Gerektiğinde çocuklarını ve ailelerini geride bırakarak cephede aktif bir şekilde rol almışlardır.

Ayşe Bacı, Hatice Hanım, Yirik Fatma ve daha nice isimler cesaret ve teslimiyetleri ile tarihe isimlerini altın harflerle kazımışlar.

Tarih bu kahraman, fedakar ve cesur Anaları asla unutmayacaktır.” ifadelerini kullandı.

Kadınlarımız Gaziantep'in Kurtuluş mücadelesinde sadece savaşarak değil, aynı zamanda İslam'ın emrettiği değerleri yaşayarak ve yaşatarak da, çok büyük bir rol oynamışlardır.”

Gaziantep' düşman işgalinden kurtuluşunda mücadele eden kadınları hayat hikayelerine değinen Akbalık, “Düşmana karşı canla, başla , mücadele eden, bu kahraman kadınlarımızın, mücadele örneklerine bakacak olursak, bugünkü Fatımalara Ayşe’lere Haticelere, muhteşem dersler çıkarabiliriz.

Örneğin: Yirik Fatma, Antep savunmasında kurduğu kadın müfrezesiyle, düşmana karşı aktif olarak savaşan cesur bir kadındı, hemşirelik ,istihbarat ve lojistik gibi pek çok alanda görev yapmıştır.

Hakeza, Antep'in kurtuluşuna vesile olan Şehit Kamilin annesi Hatice ana, oğlunun Şehadetinden sonra düşmana karşı gösterdiği cesur girişimi ile, halk ayaklanmış ve 11 aylık kuşatmanın ardından zulüm, ölüm, talan, açlık ve sefalet böylece son bulmuştu.

Yani Gaziantep'in kurtuluşunda kadınların rolü, İslam'ın öğretileri ile yoğrulmuş bir mücadelenin adıdır. Kadınlarımız Allah'ın emirlerine ve Peygamber efendimiz aleyhissalatu vesselam'ın sünnetine uygun olarak adalet ve hürriyet için savaşmışlardır.

İslam kadına verdiği değerle bu mücadelenin en önemli parçalarından biri olmuştur.

İslam'da kadının yeri toplumun temel taşı olarak belirlenmiştir.

Kadın hem ailede, hem de toplumda, önemli bir rol üstlenmiştir.

Gaziantep'in kurtuluşunda kadınlarımız bu rolü en güzel şekilde yerine getirmişlerdir.

Onlar cesaretleri ve fedakarlıklarıyla İslam'ın kadına verdiği değeri bir kez daha gözler önüne sermişlerdir.

Kadınlarımız Gaziantep'in Kurtuluş mücadelesinde sadece savaşarak değil, aynı zamanda İslam'ın emrettiği değerleri yaşayarak ve yaşatarak da, çok büyük bir rol oynamışlardır.

Bu değerler Adalet, merhamet, cesaret ve fedakarlık gibi ulvi değerlerdir.

Kahraman kadınlarımız, bu değerleri en güzel bir şekilde yaşatarak Gaziantep'in kurtuluşundan büyük bir pay sahibi olmuşlardır.

Bununla da kalmayıp, gelecek nesillere mücadele, sabır, cesaret ve fedakarlığın, en güzel dersini vermişlerdir.

Bu kahramanlardan Meryem Hanım, Gaziantep'in kurtuluşunda, şehrin savunmasına katkı sağlamış, önemli bir kadındır.

Meryem Hanım, işgalci kuvvetlerin şehri bombalamalarına karşı halkı organize eden ve onları gizli yerlerde saklayan bir direniş lideriydi.

Sadece direniş lideri değil, bu direnişi ayakta tutabilmek için, gizli geçitler ve tüneller inşa eden bir mimardı.

Keza Ayşe Hanım, bir başka Kahraman kadın olarak Gaziantep'in kurtuluşunda önemli bir rol oynamıştır.

Kadınların cepheye taşımaları için cephane taşıyan ve yiyecek temin eden Ayşe hanım, aynı zamanda erkekler gibi tüfek kullanabilen cesur bir kadındı.

Onun gibi birçok kadın da, cephe gerisinde lojistik destek sağlamak için önemli görevler üstlenmişlerdir.

Yine Fatma çavuş Gaziantep'in kurtuluşunda önemli rol alan,

bir başka Kahraman kadındır. Kahraman çavuş siperlere cephane taşımak, yaralı askerleri tedavi etmek gibi, zor görevleri üstlenmiştir, aynı zamanda bu kuşatma sürecinde köylerden çocuklarla birlikte yiyecek ve ilaç taşıyarak şehre yardım götürmüştür. Onun gibi cesur kadınlar, Antep halkının direncini arttıran önemli figürlerdir.

Halime Hanım, Gaziantep'in kurtuluşuna katkı sağlayan başka bir kahramanımızdır.

Halime Hanım kuşatma altındaki şehirde halkı organize ederek siper kazmaya cephane taşımaya ve hatta bir süre sonra silah kullanmaya başlamıştır.

Ayrıca Halime Hanım, kadınların savaşta yer alması gerektiğini savunarak, onlara adeta cesaret kaynağı olmuştur.

Bir başka kahramanımız, Fatma hanım, şehrin kurtuluşu sırasında kadınları bir araya getirip, onlarla toplantılar düzenlemiş ve onlarla fikir alışverişinde bulunmuş, bu kadınları, yaşlılar ve çocukları korumak için cephede savaşa teşvik etmiştir.

Bu ve bunun gibi daha ismini sayamadığımız nice Kahraman kadınlarımızın örnek hayatları mevcuttur.

Fakat zamanımız buna yetmediğinden dolayı, bizler sadece bu örneklerle yetiniyoruz.” ifadelerini kullandı.

Tarihte olduğu gibi, bu gün de, aynı kahramanlık destanını Gaziantep'in kardeş şehri Gazze’de görüyoruz.”

Konuşmasının sonlarında Gazze’de bulunan kadınların kahramanlıklarından bahseden Akbalık, “Evet Gaziantep’in değerli hanımları!

Tarihte olduğu gibi, bu gün de, aynı kahramanlık destanını Gaziantep'in kardeş şehri Gazze’de görüyoruz.

Yaklaşık 16 aydır cephede savaşan

Eşlerine, çocuklarına, babalarına, kardeşlerine en büyük manevi desteği veren Gazzeli analarımızın ve kardeşlerimizin, teslimiyet kokan o mükemmel tevekkülleridir.
“Hasbun Allah ve nimel vekil” !

Haykırışlarıdır.

Evet kıymetli kardeşlerim !

Dikkatlerinizi buraya çekmek isterim Zira Gazze’li bir annemizden tarihe altın harflerle

Yazılacak mahiyette önemli mi, önemli bir mesajı vardır.

“Biz Filistinli anneler en az 4 çocuk doğurmak zorundayız.

Evlatlarımızdan bir tanesini mutlaka Filistin'in kurtuluşu için savaşan askerlerin arasına yollarız.

Bir tanesini okuturuz ve yine halkımızın yararına ve haklı davamıza yardımcı olacak bir meslek tercih etmesini sağlarız.

Bir tanesi çalışır ve evdekilere bakar.

Bir tanesini de, evlendiririz ki, Allah Resul’ü aleyhisselatu vesselam'ın sünneti yerine gelsin.

Ama, her şeyden önemlisi, hepsini İslami terbiye üzerine yetiştiririz.” Allahu ekber !

Bu ne muazzam bir örneklik!

Bizler de, bugün buradan tüm Antepli Hanım kardeşlerimize diyoruz ki, nasıl ki o gün şehrimizi düşmanın işgalinden kurtarmak için canla başla mücadele verip, düşmanı topraklarımızdan kovdu isek, bugün de çok daha fazla mücadele göstererek, Batı zihniyeti tarafından işgal edilmiş şehirlerimizi, evlerimizi, okullarımızı, mahallelerimizi işgal edilmiş zihinlerimizi, İslam düşmanlarının ellerinden kurtarmak için, yeniden canla, başla, çalışmalıyız, ya çalışıp kölelikten kurtulacağız, ya da esaret altında yaşamaya devam edeceğiz.

O gün nasıl ki, düşmana karşı kadın etkin bir rol oynadıysa, bugün de, aynı performansı sergileyerek, düşmana karşı Elif gibi dimdik durmasını bileceğiz.

Zira topluma şekil veren yön veren kadındır ,kadın düzelirse toplum düzelir, kadın bozulursa toplum da bozulur. Kadın toplumun mihenk taşıdır.

İşte bu nedenle İslam düşmanları her daim bu milleti kadınla vurmuştur.

Zira kadının toplum içerisindeki etkin konumunu bildiklerinden, dolayı, kadını güçlü bir silah olarak kullanıyorlar.

Antep'in kurtuluşuna vesile olan Şehit kamil'in annesi Hatice ananın peçesine yapılan saldırı, yine küfrün kadın üzerinden bizlere vurduğu ciddi bir darbeydi.

Ancak hamdolsun ki, köklerinden kopmayan bu aziz millet, kırmızı çizgimiz olan kadının İzzet ve şeref'i uğruna, sokaklara dökülüp Fransızlara karşı canla, başla mücadele vererek, işgal altında bulunan şehrimizi kurtarmışlardır.

Peki sizce de, gerçekten şehrimiz Fransızların işgalinden kurtuldu mu ?

Şöyle bir Gaziler caddesini, Hürriyet Caddesini, Kara göz Caddesini, dolaştığımızda, Fransız zihniyetinin bizleri nasıl da kuşattığını esefle şahit oluyoruz.

Zira anasının peçesi uğruna can veren Şehit kamilleri,Şahinbeyleri, doğurabilecek, yetiştirebilecek Haticelerin, Fatımaların, Fransız kızlarını aratmayan kılık kıyafetlerine şahit olunca, bu güzel şehrimin, hala işgalden kurtulmadığına kanaat getirdim.

Yani Fransızların topla tüfekle alamadığı şehrimizi, özgürlük adı altında kadınlarımızı, kızlarımızı modernleşme kültürü adı altında bizden koparıp aldılar.

Batının Mimsiz medeniyetini bizlere dayatarak, nefislerimizi ve nesillerimizi işgal edip, ifsat ettiler.

Öyle ki, her birimiz gönüllü köleler haline geldik maalesef.

Ve böylece Her birimiz Batı endeksli yaşayarak batıya benzemeye başladık, batıya benzedikçe, İslam'a Fransız (Yabancı) kalmaya başladık.

Dolayısıyla giyim kuşamımızdan tutun da düğünlerimiz, evlerimiz, eğitim modelimiz, çocuklarımız, hatta tesettür modellerimiz dahi sözüm ona, modern batıya benzemeye başladı.

Ve biz benzedikçe nasıl da battığımızın farkına dahi varamadık.

Öyleyse gelin kardeşlerim hepimiz yeniden özümüze dönüp, kendimize yeni bir format atalım.

Böylece Batı kültürüyle, işgal edilmiş zihinlerimizi, şehirlerimizi, evlerimizi, evlatlarımızı, Okullarımızı, mahalle ve sokaklarımızı İslam'ın Nuruyla tanıştıralım ki, tutsak olan tüm Gönüller, Rabbin dergahında özgürlüğün tadına varsın.

Bu vesile ile bir kez daha

Şehitkamile Selam olsun!

Şahinbeye Selam olsun!

6.317 Şühedaya Selam olsun!

Diyerek, tüm Aziz şehitlerimizi

Bir kez daha

Rahmet ve minnetle anıyor, Hepinizi Rahman olan Allah’a emanet ediyoruz.

Kalın sağlıcakla!”şeklinde konuştu.

Maalesef akıl işgaline, kalp işgaline biz maruz kalmışız “

Düzenlenen panelde konuşan Filistinli Akademisyen Dr. Nihad Abunasser, “Toprak işgali olmasa güzel hanımlar, maalesef akıl işgaline, kalp işgaline biz maruz kalmışız ki bugün düşman Gazze'de ne yapıyorsa geçtiğimiz yüzyılın bir meyvesi, bir sonucunu alıyor.
Geçtiğimiz son yüzyılda bütün bölgemiz devletler, ülkeler yapay sınırlar içerisinde kendi işleriyle meşgul olarak asıl olan rotasını kaybetmiştir.
Kim olduğumuzu unuttuk, unutturuldu bizlere.
Biz maalesef özgür olduğumuzu sandık.
Demokratik ve modern bir dünyada yaşadığımızı sandık.
Bugünlerde iki bin yirmi dört ve iletişimin en güçlü olduğu bir saniyede haber bütün dünyayı dolaştığı zamanda müreffeh hayatın en yüksek seviyede olduğu zamanda Gazze'de insanlar seslerini dünyaya duyuramıyor. İnsan hakları denen bütün sistem çökmüş durumda. Gazze'ye bir su şişesi uzatılamıyor. Bebekler donarak ölüyor Gazze'de. Son iki haftada beş bebek üşüyerek, donarak vefat etmiştir. Çünkü ısıtacak hiçbir şeyimiz yok Gazze'de. Elektrik zaten yok. Odun kalmamıştır.
Gazze çok yoğun nüfuslu bir yer. Yani ağaç olmadığı bir yer.
Nüfusun yoğunluğu nedeniyle çok bina ve çok ev olan bir yer.
Farkındaysanız gördüğünüz videolarda gri bir renk alırsınız Gazze'de
Neden?Bir kişilik bina var. O insan o binayı, o küçücük evi, o odayı, o katı yapabilmek için ömrünü hayatını harcıyor.
Sadece 18 yıldır değil, ablukadan dolayı değil, öncesinden de Osmanlı'dan sonra İngiliz mandası, sonra israil işgali bunlar. tam bir işgal, tam bir işkence ve sistematik bir yok etme ve soykırım çalışmaları nasıl dayanabildi o toplum?
Bu zorluklara, bu dünya tarafından organize hamlelere nasıl dayanabildi?” şeklinde konuştu.

Düzenlenen program yapılan duaların ardından sona erdi.

 

 

Son Eklenenler

Çok Okunanlar

Çerez Politikası

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.