Bismillah

İnsanlık tarihinde bazı olaylar meydana getirdikleri tesir bakımından bir çağın kapanmasına, yeni bir çağın da açılmasına sebep olmuştur. Bazen meydana gelen bir hadise etkisi bakımından tarihin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Mesela Hz. İsa'nın doğumu Miladi takvimin, Hz Muhammed aleyhisselatu vesselam'ın Mekke'den Medine'ye hicreti Hicrî takvimin başlangıcı olarak kabul edilirken, 1453’de İstanbul'un fethi Orta Çağ’ın kapanmasına Yeni Çağ’ın açılmasına sebep olmuştur.

Bu önemli olayların bir kısmı meydana geldikleri zamandan on yıllar sonra tesirini göstermiş, büyük hadiselerin işaret fişeği olmuştur. Asrımızda her ne kadar bazı büyük hadiseler meydana gelmişse de tesir bakımından 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana devam eden Aksa Tufanı ve ona bağlı olarak yaşanan hadiseler bu olayların en etkilisidir.

Siyonist İsrail'in gece gündüz, sabah akşam demeden her vakit Gazze’ye bomba yağdırması, çocuk, kadın, yaşlı demeden; okulda, camide, sokakta, çadırda insanları acımasızca katletmesi ve bunu sistematik hale getirmesi farklı inanç guruplarından ve farklı coğrafyalardan insanların tepkisine yol açmış, vicdan sahibi olan insanların kabul edemeyeceği evrensel bir isyan hareketine dönüşmüştür. 

İslam ümmetinin, askeri ve ekonomik imkânlarına rağmen İsrail’in Gazzeli kardeşlerimizi açlık ve susuzluğa mahkûm etmesini engelleyememesi, ümmetin içindeki hastalıklı bakış açısını ortaya çıkarmıştır. Ne yazık ki Müslüman ülkeler, ABD’nin gönderdiği bomba sayısı kadar pet şişe suyu Gazze’ye ulaştıramamıştır. Daha da acısı Yahya Sinvar gibi kahraman liderler, Siyonist düşmanla birlikte açlıkla da savaşmış, şehid olduklarında 72 saat boyunca bir şey yiyip içmedikleri ortaya çıkmıştı. İslam Ümmetti içinde kahraman dava adamlarının yerini hastalıklı bakış açısına sahip İslami aktivistler almıştır.

İslam dünyasının dışında, Gazze’de yaşanan insanlık dramı özellikle küresel ölçekte derin bir hayal kırıklığına yol açtı. Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki toplumlar batının ahlaki üstünlüğünün bir efsaneden ibaret olduğunu düşünmeye başladılar. Böylece batılı değerlerin çöktüğüne dair zihinsel alt yapısı oluştu. Demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü gibi temel değerleri savunduğunu iddia eden ülkelerin bu ilkeleri çıkarları uğruna yok saydıkları ortaya çıktı.

Gazze katliamı ve soykırımı bazı Müslümanlar için demokratik rejim ütopyasının sona ermesine sebep oldu. Böylece demokratik hokkabazların elindeki argümanlar bitmiş, Batıyı temsil eden ve ümmete zorla kabul ettirilen rejimlerin kalp atışları durmuştur. Gazzeli şehitlerin kanının bereketiyle sahte rejimlerin ipliği pazara çıkartılmıştır.

Mazlumların savunulduğu, zalimlerden hesap sorulduğu yeni bir Dünya düzenine geçilmesi gerekmektedir. Bu yeni süreci hakkıyla anlatan Müslüman aydın, düşünür yazar, çizer ve sosyoloğun bu tarihi değişimi doğru okuması ve anlatması gerekmektedir. BM gibi kalp atışları duran sahte kurumları canlandırmak yerine İslam kaynaklı yeni kurumlar kurulmalı, var olanlar ise güçlendirilmelidir. Hakka ve hakikate dayalı adaletli bir sistemin hakim olması için canla başla çalışılmalıdır.

Günebakışımız, yıla bakışımız, asra bakışımız Müslümanca olmalıdır.

Allah'a emanet olun.