48,3823
41,7896
5.522,32
“Cennet, huzur ve Rıdvan seni bekliyor...
Kim demiş ki Rabbine kavuşan kaybeder?”
Kadın gazeteci Meryem şehit olmadan önce dinlediği müziğin sözleri ile yazımıza başlamak istedim. ALLAH şehadetini kabul etsin katil Siyonistleri İslam ümmetinin elleri ile helak etsin.
Gazze, insanlığın vicdanını kanatan bir zulmün merkezi oldu. “Açım” diyerek hayata veda eden küçük Abdullah gibi binlerce masum, İsrail’in ablukası altında açlığa, susuzluğa ve bombalara mahkûm edildi. Kur’an-ı Kerim’de Ashab-ı Uhdud’un ateş çukurlarına atıldığı hikâye, bugün Gazze’de yeniden yaşanıyor. Şairin dizeleri yankılanıyor:
“Ey Uhdud Ashabı, Uhdud Ashabı / Sizi duyan kişiler hep ağladı / Feryadınız açtı çok asırları / Mesaj oldu bize Uhdud Ashabı.”
7 Ekim 2023’te başlayan Aksa Tufanı’ndan bu yana Gazze, açık hava hapishanesine döndü. İsrail’in yüksek duvarlarla çevrelediği 2 milyondan fazla insan, dünyadan izole edilerek açlığa terk edildi. Gazze Sağlık Bakanlığı’na göre, 60 binden fazla Filistinli şehit oldu, 150 binden fazla kişi yaralandı. Ölenlerin %60’tan fazlası kadın ve çocuk; 18 bin çocuk, 12 bin 365 kadın, 1150’si bir yaş altı bebek hayatını kaybetti. Açlık ve susuzluktan 52 kişi, soğuktan 14’ü çocuk 17 kişi öldü. 206 gazeteci katledildi, 400’ü yaralandı. 1394 sağlık çalışanı ve 105 sivil savunma görevlisi yaşamını yitirdi.
İsrail tarafında, Hamas’ın 7 Ekim saldırısında 1195 İsrailli öldü, 251 kişi rehin alındı. İsrail ordusu, Gazze’de 600’den fazla askerinin öldüğünü açıkladı, ancak güvenilir kaynaklar 30 bin katil siyonist askerin öldüğünü haber veriyor. Hamas’ın direnişi kırılmadı; İsrail’de iç karışıklıklar artıyor.
Alimler uyarıyor: Gazze’deki zulme sessiz kalırsak, umumi bir bela insanlığı kuşatabilir. Müslümanlar ve tüm insanlık olarak bu vahşete göz yumarsak, belki bir Üçüncü Dünya Savaşı gibi bir felaketle, Gazze’deki mazlumların acısını hepimiz yaşayabiliriz. Ya da başka musibetler, insanoğlunu tarifsiz sıkıntılara sürükleyebilir. Kur’an, Nisa Suresi 75. ayette sesleniyor:
“وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا”
“Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve ‘Rabbimiz! Bizi bu zalim halkın elinden kurtar’ diye yalvaran zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğruna mücadele etmiyorsunuz?”
Katil Siyonistlerle mücadele, örgütlenmekten, yani cemaat olmaktan geçiyor. Allah, Âl-i İmrân Suresi 104’te buyuruyor:
“وَلْتَكُنْ مِنْكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ ۚ أُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ”
“İçinizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.”
Müslümanlar olarak okumalı, kendimizi geliştirmeli ve Allah yolunda cihadı farz bilmeliyiz. Cihad sadece savaş değildir; bir derneğin çatısı altında çalışmak da cihattır. Umut Kervanı Vakfı’nın Gazze’ye gemiler kaldırması gibi çalışmalara destek vermek de cihattır. Cihadın en üstünü, Hamas’ın zalimlerle savaşı gibi mücadelelerdir. Kendimizi her türlü cihada hazırlamalıyız.
Türkiye halkı olarak pasifliği bırakmalıyız. Milyonlarca insan sokaklara dökülüp, hükümetimizden İsrail’e karşı adım atmasını talep etmeliyiz. Sivil toplum kuruluşlarına, İslami partilere, sendikalara üye olmalı; dernekler, vakıflar kurmalıyız. Darbeler ve baskılar, halkımızı örgütlenmekten soğuttu; “örgüt” kelimesi korkuyla anılır oldu. Oysa örgütlü bir toplum olmak, İslami literatürde “cemaat”tir ve cemaatle hareket etmek, birlikte hareket etmek Allah’ın emridir yani her müslümana farzdır.
Hamas’ın direnişi sürüyor, İsrail ordusu ağır kayıplar veriyor, iç karışıklıklar artıyor. Ama bu, sorumluluğumuzu azaltmıyor. Liderleri beklemek yerine, halk olarak harekete geçmeliyiz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, halkımızın başta İstanbul daha sonra Ankara, Gaziantep, Diyarbakır gibi birçok şehirdeki kitlesel yürüyüşlerini göz önünde bulundurarak Gazze'ye fiili müdahale yapması gerekir. Halk olarak hükümetimizi bu konuda daha çok zorlamalıyız.
Allah’ım, bu zulümden sana sığınırım! Kendim, neslim, akrabalarım, milletim, ümmet-i Muhammed ve tüm insanlık adına sana yalvarırım; bizi helak etme! Zulme seyirci kaldığımız için bizi helak etme!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için "çerez politikasını" inceleyebilirsiniz.